Güzel bir kumaş için ilmiktir şarkılarımız

Bulutsuzluk Özlemi'nin, kurucusu ve şarkılarının yaratıcısı olduğundandır belki de grup hep Nejat Yavaşoğulları'yla anılır.

Gençler, albümlerindeki şarkıların neredeyse tümünü ezberliyor, bulutsuz bir gökyüzü özlemlerine eşlik ediyor.

HATİCE TUNCER

Güzel günlerin, mutluluğun sembolü mavi bir gökyüzüydü istedikleri, müziksiz de olamayacaklarını anladılar ve ''Bulutsuzluk Özlemi'' doğdu.

Grubun elemanları 1986'dan bu yana zaman zaman değişse de Sina Koloğlu ve Utku Ünal , Nejat Yavaşoğulları 'ndan hiç ayrılmadılar (Bu cümle tabii ki yanlış - Murat). Bulutsuzluk Özlemi'nin, kurucusu ve şarkılarının yaratıcısı olduğundandır belki de grup hep Nejat Yavaşoğulları'yla anılır. Gençler, albümlerindeki şarkıların neredeyse tümünü ezberliyor, bulutsuz bir gökyüzü özlemlerine eşlik ediyor. Yavaşoğulları, ''Toz konduramıyorum onlara'' diyor ve devam ediyor: ''Bu koşullar içerisinde yaşamlarını sürdürüyorlar, bir de Bulutsuzluk Özlemi dinliyorlar. Bir sosyal düşünceye aitler mi, değiller mi bilemiyoruz, ama bizle sanki her şeyi paylaşırmış gibi bir havaları da var.''

Yavaşoğulları'yla geçenlerde Babylon'da verdikleri konserin sabahında mimarlık bürosunda sohbet ettik. Gençler, konserde bir yandan dans ederken bir yandan yenilerini değil de ''Acil Demokrasi'', ''Sözlerimi Geri Alamam'' şarkılarını istiyorlardı. Nejat Yavaşoğulları'nın ''bir bakıma bir yalnız'' olduğu bir dönemde, olanaksızlıklar içinde ilk albümleri çıkmıştı. 1990'da yaptıkları ikinci albüm ''Uçtu Uçtu'' ise daha iyi bir çalışma olmuştu. Ama bir dergiye gelen mektubunda dinleyici şöyle diyordu: ''Ya, nerede bizim o eski Bulutsuzluk Özlemi. Bunlar elektronikleşmişler.'' Her yıl belli bir miktar satış yapan albüm olmasına karşın o dönem bir önceki albüme benzemediği için eleştiriliyordu.

Bulutsuzluk'un yolunu Nejat Yavaşoğulları'yla izliyoruz: ''Sonra biz 5 albüm yaptık. Ve grubun çizgisi iyice oluştu. Bu beş albüm de birbirinden hep ufak tatlarla farklıdır. Kendimizi aşmak dediğim şey bu. 'Yol' albümüne başlarken 'Her şeye sıfırdan başlar gibi düşünelim' demiştim. Yani 'Yaşamaya Mecbursun' la ulaştığımız sayısal kitleyi bir yerde yok farz ederek sıfırdan başlarmış gibi bir albüm yapmaktan bahsetmiştim. O da çok günün koşullarına göre sert bir albüm oldu. Dönemin de etkisi var tabii. Tansu Çiller' le Erbakan koalisyon yapmış durumdalardı. 'Aydınlık için bir dakika karanlık' eylemi yapılıyordu. Kendimi sorumlu bir insan olarak hissetmem bu şarkılara yansıdı. Nasıl sokak arasındaki bir grup aklına geleni müziğine yansıtır. O şekilde bir albüm oldu bu. O 'Sözlerimi Geri Alamam' dedikleri şarkı altı yedi yıl sonra meşhur oldu. Bulutsuzluk Özlemi'nin bu serüveni benim hoşuma da gidiyor. İlk başlarda 'Bu kadar şarkılarımız vardı. Bunlar tarihin sayfaları arasında kaybolup gidecek' derken baktık insanlar için bir değer taşıyan şeylermiş...''

Yavaşoğulları, her sanat dalıyla uğraşanların belli bir üslubu oluştuğunu ve bunun hem izleyicide hem de kendilerinde alışkanlık haline geldiğini anlatıyor: ''Aynı şeyi tekrarlıyor olmak hoş bir şey değil. O çizginin dışına çıkmakta zorlanılıyor. Ben bunun bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Bunu form olarak söylüyorum. İçerik olarak değil. Son albümümüz Numara' da çok büyük bir farklılık yok bence. Caza yaklaşan tınılar ve bizim bu toprakların müzik makamlarından faydalanılmış ve bir iki şarkı daha var. Onun dışında bütün evrensel müzik düşünceleri bu albümde yer almış durumda.''

Rock müzik, kullanılan enstrümanlardan uygulayıcılarının yaşam tarzlarına kadar bir bütün olarak değerlendirilirken şarkıların içeriğine de bu bütünlük içinde büyük önem verenler var. Son 15 yılda ''Türkiye'de rock müzik'' denilince ilk akla gelen grup olan Bulutsuzluk Özlemi'nin, şarkılarının çoğunda yaşadığımız günlerin ''esprili'' kimi zaman ''çocuksu'' bir dille eleştirisi vardır. Buna karşın Yavaşoğulları, ''Rock müzikte ille de siyasal mesaj olması lazım'' düşüncesine ''sanatta böyle ön kabullerin'' ürünleri kısırlaştırabileceğini düşünüyor: ''Bu, Nâzım Hikmet 'in aşk şiiri yazmamasına neden olabilirdi. Buna benzer birçok güzellikleri kaybetmiş olabilirdik. Ben, 'politik rock' adı altında anılmamızı yeterli bulmuyorum. Zaten her şey politiktir. O zaman pop da politiktir. 'Ortada kuyu var yandan geç' şarkısı da başka türlü bir politikayı dayatır insanlara. Önemli olan insanın dünyaya bakış açısı. O yansıyor işte ister istemez.''

Son albüm: Numara

2 001 yılının sonunda çıkardıkları son albümleri Numara'ya da sözleri yazan Yavaşoğulları'nın hayata bakışı yansıyor. Numara'da, umudunu kuponlara, yarışma programlarına bağlayan topluma bir gönderme yapıyor: ''Atları da Vururlar diye bir film vardır. Dans yarışmasını kazanmak için kendilerini tüketirler neredeyse. Şansın yardımıyla kazanmayı kendi hayatının kurtulması için gerçek bir çözüm olarak görüyorlar. Toplumsal yapının bir supabı gibi bu. O yüzden yani yüz binlerce, milyonlarca insan, öyle bir şeyin peşinden koşturularak paralar kazandırılıyor. Aslında çok çarpık ve çok acıklı şeyler.''

Bir müzik grubunun sadece söylemle yetinmesi mümkün değil kuşkusuz. Yavaşoğulları, ''Müzikal türün de söylemle bir bütünlük içinde olması önemli'' diyor ve düşüncelerini sıralıyor: ''Örneğin 'Kütürdet Beni Rutubet' diye bir şarkım var benim. Şoförler de dinleyecek zannettim, baktım dinlemiyorlar. O ironinin, kendine ait olmadığını hissediyor. Bir arabeskçi beni yakalamak için çevreci havalara girip şarkı yapsa, 'karşıyım' falan dese nasıl dediğine bakarım, yani yutturamaz.''

Umut

Nejat Yavaşoğulları, şarkılarını genç insanlar dinlediği için ''Çok Zor'' şarkısında olduğu gibi ''umut ışığını'' hep bir yerlere sıkıştırmaya çalışıyor. Belki kendim için o kadar pek umutlu olmayabilirim, ama başkaları için o umudun var olması gerektiğini hep düşünmüşümdür.

'Acaba yanlış bir yönlendirme mi oluyor. Bir umut yok mu demek lazım' diye düşündüğüm oluyor, ama bu insanlığa aykırı. Nehirlerin bazen 'S' bile çizmesine rağmen sonuçta denize ulaşması gibi toplumların gelişmesinin önünün kapanamayacağını düşünüyorum. Yani nehirlerin denize ulaşması lazım. Onun için bunlar 'Rüzgâra karşı söylenen şarkılar mı' diye soruyorum ve 'Hayır olamaz' diyorum.''

Isınamayanlar

Ş arkılarındaki siyasi mesajlara yakın olmalarına karşın Bulutsuzluk Özlemi'ne ''rock müzik'' yaptıkları için önyargılı yaklaşıp ısınamayanlar var: ''Çocuklar kent kültürü içerisinde kendilerini bulmuş ve kır kökenli bir müzik dinlemek istemiyorlar. Ama çocuklarının bizi dinlemesine babaları sempati ile baktı. Bulutsuzluk Özlemi hem onların gençliklerini yaşamalarına neden oluyordu hem de aradıkları içeriği bulabiliyorlardı. Bu da bizim işte bu kitlelere ulaşmamıza sebep oldu. Bundan 6-7 sene önce bir Nâzım Hikmet gecesinde İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda Zülfü Livaneli 'den sonra 'eski solcular' , isim koymuş oluyoruz ama 'olay bitmiştir' deyip gittiler. Yani 'çocukları eğlensinler' diye bizi onlarla baş başa bırakıp gittiler. İnsan dinleyeceği müzik türüne 10-20 yaş arasında karar veriyor.''